Dragut, The Corsair
-1-
Turgut denildiği zaman her Osmanlının, hatta birçok ecnebinin nazar-ı tahayyülü dört asırlık zalâm-ı maziyi bir sürat-i berkiye ile çak çak ederek Akdeniz’in bir kenar-ı bigangisinde yahut çılgın fırtına iniltisi arasında top dumanlarına sarılmış kadırgasının güvertesinde bir heykel-i mehabet gibi duran bir kahramana in’itaf eder. Turgut denildiği vakit koca bir âlem-i Hristiyaniyete yalnız namıyla karşı duran, Avrupalıları elli sene mütemadiyen lerzedar-ı haşyet eden bir mücahid hatıra gelir.
Turgut, tarih-i âlemde, hem milletinin, hem milel-i ecnebiyenin vakayı’name-i kahramanisinde bin türlü vakayı’-ı acibe ve mahufe ile dolu sergüzeşti, bir harb-i mütemadi içinde geçen hayatı ile müebbeden şöhretyab kahramanlardan biridir. O derecedir ki, kendisini “Dragut” namıyla yâd eden Avrupalılar bu Türk gemicisinin adeta inanılmaz vakayı’-ı harikulade ile müselsel hayatına ait birçok şeyler yazmışlar ve kılıcının acısını hala unutmayan milletler, namına şanına dastanlar yapmışlardır. Karilerimiz emin olsunlar ki, şu satırları yazarken bu zatın namına Cenevizler, İspanyollar tarafından yapılmış olan dastan-ı mefahir masanın üzerinde duruyor.
Hayfa ki bizler onun mensup olduğu Türk milleti bu kahramanımızın namını ibka edecek, hayat-ı cihadını bize öğretecek bir Türkçe esere malik değiliz. Bir İngiliz, bir Fransız, bir İspanyol bile (Dragut)un tercüme-i halini yazmak için senelerce tetkikatta bulundukları halde biz bu hususa bir lahza bile sarf-ı zihin etmek fedakârlığında bulunmamışız.
Elyevm İspanyol eşar-ı kadimesi arasında (Korsan Turgut) serlevhalı “Ballad” denilen kaside nev’inde uzun bir manzume vardır ki: okunulursa kendisinin daima adubu, emanı olan İspanyol milleti arasında bile ne derece şöhret, ehemmiyet, itibar kazandığını anlayabilirsiniz.
Turgut’un şecaat, cesaret ve maharetini metheden birçok türküler de İspanya ile Fas, Cezayir, Tunus gibi Berberistan kabilelerinde hala söylenmekteymiş.
Elli sene kadar mukaddem Fas’ta seyahat ve tarihe ait İcra-yı tahkikat eden Birkaç İngiliz’e bir ihtiyar yerli Yahudi, çocukluğunda oralarda bu cesur korsanın vakayı’-ı acibe ve bahadıranesini hâki birçok kasideler, dastanlar söylendiğini ihbar etmiştir. Merkum Yahudi bunlardan yalnız birinin baş tarafındaki parçaları der-hatır etmekte idi.
Bu parçalar İngiliz seyyahı tarafından gayet latif surette ve nazmen İngilizceye tercüme olunmuştur ki: Aşağıki satırlar nesren bunların tercüme-i ayniyesidir:
“Şu Malta şövalyelerine bak! Yanakları havf ve dehşet hissiyle solmuş ve İspanya, İtalya tarafından akseden feryadı dinle!
“Çünkü cesur korsan Turgut (Mehdiye) sevahilinden açıldı. Pek az zaman sonra korkudan titreyen Hristiyanlar kadırgasındaki topların iniltisini işitecekler.
“Çabuk çabuk çabuk olunuz!
“Denizlerin aslanı Turgut’un şanlı sancağının önünden bütün halk kaçıp gidiyor.
“Baş topuna Ateş! Ateş! Şimdi gürültüsünü dinle! İşte düşmanın bir direği kırıldı, bir küreği battal oldu!
“Eyvah, ey Turgut! Senin önünden kaçmak da harp etmek de beyhudedir. Bak düşmanların! (Pervasız Turgut’a kim karşı durabilir?), diye havf ve dehşet içinde çırpınmaktadırlar”
*
Nesir Defteri_Havva Albayrak_Turgut Reis
